Sayfalar

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Ağaca sarılmak

6 Ağustos 2012 - 12:10

"Bence John Lennon'ın 'Imagine' şarkısını çözümlese herkes, dünyadaki tüm dertler biter." dedim geçen gün. (Şarkının İngilizce ve Türkçe sözleri aşağıda) Evet, aslında her şey çok basit, ve bir o kadar da zor.

Sistem çok yanlış kurgulanmış. En nihayetinde besleniyoruz, ürüyoruz ve ölüyoruz. Bunu çok komplike bir hale getirmek neden? Neden bu kadar çok sahip olasımız var? İhtiyaçlarımız nereye kayboldu? Dört bir yanımız istek ve ihtiraslarımızla örülmüş. İhtiyaçlarımıza ihtiyaç duymuyoruz, onları görmüyoruz bile. Varsa yoksa daha çok tüketmek! Tükettikçe de mutlu olmuyoruz aslında; fakat mutsuzluğumuzu, yine daha fazla tüketerek gidermeye çalışıyoruz. Olmuyor! Kaybolmuşuz!

Zülfü Livaneli diyor ya "Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey"... Çok mu naif? Bence çok güzel ve işin kötüsü çok doğru.

İhtiyaçlar dedik ya, nedir acaba gerçek ihtiyaç? İstekle ihtiyacı nasıl ayıracağız? İstek, istemek o kadar mı kötü bir şey? Zor sorular bunlar, tam olarak cevaplayamıyorum da. Zaruri ihtiyaçların fazla tartışılacak yanı yok; nefes almazsak, yemek yemezsek yaşayamayız. Diğerleri karmaşık ve değişken ve subjektif. Mesela araba sahibi olmak, iPhone almak... Yok yok, bu konudan çıkmak mümkün olmayabilir. Susuyorum.

Ama ihtiyaç duymadığımız, unuttuğumuz ihtiyaçlarımız üzerine iki cümle.. İçimize bakmak, duygularımızı takip etmek gibi. Materyalizme ve -en başta ben olmak üzere- analitik bir hayata boğulmadık mı? Her durumda "en mantıklı"yı, "en akıllıca"yı seçme, yapma çabaları... Bırakamıyoruz kendimizi; hep bir hesap kitap ("Hayatın gerçekleri işte!" mi? Bu gerçekleri yaratanlar bizleriz.). Çok mu sıkıcılaştık acaba? Birbirimizin aynı hayatları kuruyoruz, ne kadar aynılaşırsak o kadar seviniyor ve bunun iyi olduğunu düşünüyoruz. Nedir ki bu? Kendimizden uzaklaşmak değilse nedir? Kendimize yabancılaşmak değilse nedir? E kendimize yabancılaşacaksak niye geldik ki dünyaya? Bizim için biçilmiş kıyafetleri giyip kukla olmaya mı? Kendi kendimizin tasarımcısı olamaz mıyız? Daha eğlenceli olmaz mı? Daha çok öğrenip daha çok keşfetmez miyiz?

2 gün önce ilk kez bir ağaca sarıldım. Çok güzeldi. (Bunu yazarken bile, bloga koyarsam kimler dalga geçer, kimler "iyice kafayı yedi bu!" der diye düşünüyorum bu arada.) Ağaçlar çok şey anlatıyor sanki, dinlemek lazım. Ben ilk kez dinlediğim için tam anlayamadım ama çat-pat anlaştık. Çok güzeldi. Ormanda kaldık. Sabaha kadar ateşin başında... Ateş çok büyülü bir şey, neden acaba?.. Bakmaya doyamıyorsun; çok başka...

Ve arkadaşlarla olmak... 2 hafta önce haklarında hiç bir şey bilmediğim, şimdi ise yine çok az şey bildiğim ama fazla gerek de duymadığım... En önemlisi içlerini gördüğüm... Ne güzel bir geceydi.

Nereye gidecek yahu bu iş?.. ((:

-----------------------------------------------------
Imagine - John Lennon

Imagine there’s no heaven’ 
Cennetin olmadığını hayal et 

It’s easy if you try’ 
Eğer denersen bu kolay  

No hell below us’ 
Altımızda cehennem yok 

Above us only sky’ 
Üstümüzdeyse sadece gökyüzü var 

Imagine all the people 
Hayal et bütün insanların 

living for today... 
bu gün için yaşadığını... 

Imagine there’s no countries’ 
Hiç ülke olmadığını hayal et 

It isnt hard to do’ 
Bunu yapmak zor değil 

Nothing to kill or die for’ 
Öldürecek ve uğruna ölecek bir şey yok 

No religion too’ 
Ve din de yok 

Imagine all the people 
Hayal et bütün insanların 

living life in peace... 
hayatı barış içinde yaşadığını 

Imagine no possesions’ 
Mülkiyetin olmadığını hayal et 

I wonder if you can’ 
Yapabilir misin merak ediyorum 

No need for greed or hunger’ 
Hırsa ve açgözlülüğe gerek yok 

A brotherhood of man’ 
İnsanların kardeşliği 

Imagine all the people 
Hayat et bütün insanların 

Sharing all the world... 
Tüm dünyayı paylaştığını 

You may say Im a dreamer’ 
Benim bir hayalci olduğumu söyleyebilirsin 

but Im not the only one’ 
ama tek ben değilim 

I hope some day you’ll join us’ 
Umarım bir gün sen de bize katılırsın 

And the world will live as one 
Ve dünya yekvücut olarak yaşar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazıyla ilgili yorum yapmak için...