Sayfalar

11 Nisan 2014 Cuma

Topluluk oluştururken - 3

Televizyonlarını yeni açan seyirciler için: Kırsalda ve topluluk olarak yaşamak üzerine özellikle son zamanlarda çokça düşündüğümden ve hatta artık yola çıkmaya hazır hissetmeye başladığımdan mütevellit biraz fikir alıştırması yapıyorum. Bu da serinin üçüncü yazısı oluyor.

Topluluk Oluştururken - 1
Topluluk Oluştururken - 2

-----------------------------------------

Konuyla ilgili bir önceki yazımda gelişigüzel birkaç soru atmıştım oraya, oradan gidesim var:

Nasıl bir topluluk yaşamı hayal ediyoruz? Nereye kadar "toplu"yuz, nereye kadar "bireysel alan"ımızı koruyoruz? demişim mesela, oradan gitmek istiyorum...

Öncelikle bireysel alanımın ortadan kalktığı bir yaşam düşlemiyorum ve çok "bitişik" bir hayatın benim için uygun olmadığını düşünüyorum. Son iki yıldır yaşadığım hızlı değişim ve yalnızlığı sevme hallerim, bireysel alanımı korumaya yöneltiyor beni. Bununla birlikte verimli bir hayat kurabilmek, en az enerji harcayarak, en az tüketerek yaşamak için yaşam alanlarını mümkün mertebe ortaklaştırma gerekliliğini de göz ardı ediyor değilim.

Yaşam alanları ve üretim konularını ayrı ayrı ele alırsak:

1 - Yaşam alanları ile ilgili konularda bireysel-ortaklaşa arasında bir denge kurulabilir bence,

Kişiler ve/veya çiftler ve/veya birkaç kişilik gruplar için tamamen bağımsız evler yapılabileceği gibi tek bir evde tüm alanların ortak kullanıldığı bir yaşam tarzı seçilebilir. Bireysel alanını daha fazla korumak isteyen kişilerden oluşan bir toplulukta ilk seçeneğe yaklaşılırken, daha komün bir hayat düşleyenler ikinciye yönelebilirler.

Bu ikisinin arasında da sonsuz sayıda seçenek yaratılabilir tabii ki...

Benim en azından bağımsız bir odaya kesinlikle ihtiyacım var; hatta galiba, şu an olduğu gibi hayatımda sevdicek durumu varsa bile bu bağımsız oda işi önemli gibi. Kitaplarımı, defterlerimi, az sayıdaki kıyafetimi, şunu-bunu istediğim gibi yerleştireceğim; keyfim isterse dağıtabileceğim, canım istediğinde derli toplu tutabileceğim ama tamamen benim kontrolümde olan ("sahip olma"yı özellikle kullanmıyorum) bir alan. Yalnız kalmak istediğim an, bundan hiçbir şekilde mahrum kalmadığım; rahatça okuyup yazabildiğim, kendimle kalabildiğim küçük bir yer. Yatak, masa, sandalye, askı, küçük bir dolap, soba ve aydınlatma, bir de priz olsa yeter sanırım.

Bunun dışındaki yaşam alanlarının ortak kullanımına açığım ama topluluktaki diğer kişilerin istekleri ve fikirlerine göre esneyebileceğim konular.

Örneğin tuvalet, banyo gibi yerlerin ortak kullanımı (tabii mesela sekiz kişi isek bir banyo olmasın mümkünse) uygun bence; fakat bağımsız olmasını isteyenler varsa "Yok, illaki aynı banyoda yıkanıcaz, dünyada bırakmam!" demem.

Mutfak ve yeme-içme işlerinin mümkün mertebe ortaklaşmasını önemli buluyorum. Sosyalliğin yanı sıra enerji verimliliği açısından da kritik bir konu. Mesela toplulukta sekiz kişi yaşıyorsa, -mesela- her iki kişi için dört ayrı yemek yapılmasındansa bir yemek yapılması hem enerji hem de zaman kullanımı açısından çok daha akıllıca görünüyor. İstisnai durumlar olması her koşulda mümkün olmakla birlikte prensip olarak keyifli, büyük bir ortak mutfak, topluluğu "topluluk" yapacak olan yerlerden biri, bana göre.

Bir de ortak yaşam alanı gibi bir yer olsun. Orada da sohbetler edilir, filmler izlenir, oyunlar oynanır, kitap okuma-tartışma seansları yapılır, -tabii ki- çemberler yapılır... Yani topluluk üyelerinin sosyalleştiği güzide bir alanımız olur. Ayrıca burada veya daha da iyisi ayrı bir alanda, sevdiğimiz şeylerle ilgilenebilsek; hobilerimizi uygulayabileceğimiz alanlar olsa...

2 - Gündelik üretim, iş-güç süreçleri ile ilgili konularda ise daha ortaklaşmış bir hayat geçiyor içimden:

Kırsal hayatta günlük hayatla üretim süreçlerinin iç içe girdiğinin az biraz farkındayım. Yani böyle keskin bir ayrım yapmak çok doğru olmayabilir ama düşünce oluşturabilmek için bu ayrımı yapma ihtiyacı içindeyim. Kaldı ki yaşam alanı konusunda en ayrı seçenek olan birinciye (bağımsız evlerde yaşayan kişilerden oluşan bir topluluk) yakınsarsak mesela, o halde bu madde daha önemli hale gelebilir.

Yaşam alanı konusunda ne kadar ayrı veya bir arada olursak olalım, üretim kısmında tam bir birlik hayal ediyorum. Burada mülkiyet durumlarından, ayrı gayrı işlerden uzak durmak istiyorum. Dünyada görmek istediğim üretim ve paylaşım sisteminin mikro sürümünü kendi hayatımda yaşamayı gerçekten çok istiyorum.

Üretimle kastımın ne olduğuna gelince, hayatı sürdürmek için yapılan tüm gündelik işlerden bahsediyorum. Yiyecek yetiştirmek, hayvanlarla ilgilenmek, yemek yapmak, alışveriş, temizlik, tamirat vs. işler, odun toplamak-kesmek vs. (Para kazanma söz konusuysa, onu da buraya katmak istiyorum ama toplulukta parayla olan ilişkiyi ayrı bir yazıda yazmak daha iyi olabilir.) Tüm bunların güzel bir paylaşım ile yapılmasını çok önemli buluyorum. Burada kişilerin sevdiği işleri daha fazla yapmasını, bununla birlikte her işi herkesin -veya en azından birden fazla kişinin- yapabilmesini önemli buluyorum. Yani büyük bir şans eseri, toplulukta her işten bir kişi çok iyi anlıyor ve onu yapmaktan hoşlanıyorsa bile kişilerin diğer işlerden de anlaması gerekli bence. Bu şekilde seyahat, hastalık ve diğer nedenlerle kişi veya kişilerin yokluğunda günlük işlerin yürümesinde sıkıntı yaşanmaz.

Yani yapılması gereken işlerin; belirli uzmanlıklara, ilgi ve becerilere göre paylaştırıldığı dinamik bir sistem olsun, herkes istediği ve sevdiği işleri yapsın, bununla birlikte işler dönüşümlü görülsün; iş paylaşımı işine de birlikte karar verilsin, falan...

Uzlaşma ile yapılan iş bölümü sonrasında ortaya çıkan her türlü üründe ise topluluktaki herkesin eşit oranda hakkı olsun. "Sen şunu yaptın", "ben daha fazla çalıştım" gibi konular hiç gündeme gelmesin, istiyorum. Böyle bir ortamda herkesin elinden gelenin en iyisini yapacağından hiçbir şüphem yok zaten.

Topluluk - bireysellik ayrımındaki görüşlerim kabaca böyle...
Çokça toplu olma haline yaklaşan ama kişisel alanın korunmasına da izin veren...
-----------------------------------------
Eğer bu veya diğer bir yazım -veya eylemim- bir yerlerinize dokunduysa; sizi mutlu ettiyse, ilham verdiyse, düşündürdüyse, bir şeyler yapmak üzere harekete geçmek için teşvik ettiyse vs. ve buna karşılık olarak bana para veya başka bir armağan iletmek isterseniz bi' ses verin lütfen: emreertegun@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazıyla ilgili yorum yapmak için...